4 Ağustos 2013 Pazar

Rutin



Uyanırsın.
Onsuz yapacak bir şey bulamayınca evin içinde dolanırsın boş boş.
Günde on kere de yesen açgözlü miden boştur o sabah.
Onu doyurursun.
Bi tur daha odalarda.
Sonra gidemeyeceğin kadar uzakta olduğu hatrına düşer.
Rüyalarındaki gökyüzünde ararsın o hiç ağlamayan bulutu.
Gün bitse de gün gelse diye gün sayarsın.
'Bi gün mutlaka' gelir.
Sonra o günlerce beklediğin gün an olur.
Anı yaşamaktan hafızalarda anı kalmaz olur.
Gün biter yine gün gelse diye beklersin.
Bakarsın gün gelmiyor,
Uyursun.

1 Ağustos 2013 Perşembe

böyle yeni gibi ama değil hani doktordan az kullanılmış gibi ama o hiç değil


 Anlamsız hikayelerin soğuk saatlerinden herhangi birinde, saçma iç güveysi bir halde, çiçek açan günümün solacağı saatin öncesindeki yaşam/ölüm heyecanım*

 Anlatmak istediğimi anlayabildiysen bir sıkıntı var demektir. Çünkü ben bunları hep sıkıntıda yazıyorum. Mutluyken mürekkebi kuruyor dilimin ve kartuşu değiştirene kadar da öyle kalıyor. Sanki daha önce hiç var olmamış hayatı çöpe atar gibi atıyor zihnim öncekileri. Kartuşum değişince ''yazıcım'' ilk günki kadar yepisyeni* bi halde tekrar başlıyor baskı hayatına ta ki artık yazılacaklar kelimeleri geçip resimlere hayat fotoğraflarına ve insan yansımalarına dönüşene kadar. O kadar gücüm yok sanırım ya da yeltenmiyorum. Türk usulü bi açıp kapa düzelirim, yepisyeni hemde!