17 Ağustos 2012 Cuma

Biz Var Ya



 Bizi sıkan ama insanların bayılarak izlediği, şu bu sitede binlerce oy almış dünyanın sayılı filmlerinden dedikleri filmi beğenmeyip, yarıda bırakışımız gibi kararlıyız biraz. Bi o kadar da kimsenin beğenip içmediği ucuz bir markette satılan kolayı gün içinde 10 kere alıp kana kana içmek kadar da umursamazız.



      Sinemadaki bayat diye sinirlendiğin ama inatla yenilen, hatta kimseyle kolay kolay paylaşılamayan, çabuk bitsin hepsini ben yiyeyim diye hızlı hızlı löpürdetilen o patlamış mısırlar gibiyiz biraz. Yorsa da zorlasa da seni, kolayca pes edemiyoruz. Vazgeçilmeziz.



  Sabahın 5inde falanca mağazanın önünde kıçı kırık bi ütüyü 3 5 kuruş daha ucuz alabilmek için sabahladığın geceler kadar sabırlı davranamıyor insan her zaman mesela. Basit bi vizenin sonucunu 2-3 gün geciktirdi diye bas bas bağıran, ortalığı ayağa kaldıran, hatta bıraksan rektöre kadar gidecek olan bir üniversite öğrenci kadar da sabırsızız hayata. Atarlıyız az biraz.



  Sevgilimizi böyle içten içe eşşek gibi kıskanırız fakat darlamamak için kimseye bir şey demeyiz, dünyanın en geniş mideli, en rahat kafalı, hatta umursamaz adamı oluruz. Ama yaptığımız basit bir çocuk tiyatrosu karakteri canlandırmasıdır. Ondan öteye gidemeyiz. 3 5 gün sonra dayanamayıp kıskançlık denizinin azgın fırtınalarına dönüşüp birbirimizi boğmaktan kendimizi alamayız. Sahnelerin adamıyız hani.



   Sonra severiz biz. Çok severiz hem de. İlişkilerimizin başında bi kestane ağacı kadar gürken, çevreye uyum sağlamak için her gün bir dalını kesip atıveririz bi kenara. Ardından bir bakarsın kendine kalakalmışsın kavak ağacı gibi dımdızlak tek parça tek dal ortada. Sonra yine sürgün veririz, tomurcuklanırız her baharda ancak; yapraklarımız bir daha asla öyle ıslık çalmayacaktır rüzgarda..



  Üzünçlerimiz var bizim; dünyadan emanet aldığımız bedenlerimizin bir laneti olarak sürekli taşıdığımız. Mutluluğa giden her ışıklı yolda biz yakınlar bize hep. Tıpkı o ışıklı yolda ardımızda yürüyen, gitmek bilmeyen gölgelerimiz gibi her daim, adım adım peşimizdeler. Yolun sonuna kadar hırslı olduğumuz içinde haliyle hepimiz kendimizce mutluyuz! Hatta biraz da yoksul bi adamın ''bir gün mutlaka'' zengin olurum düşleriyle yaşaması gibi umutluyuz.



 Mühendis yaklaşımıyla hayatı kontrol etmek yerine; koca bi nehri ufacık kağıtlara kareleyen fotoğraf sanatçısı kadar sadece olanı, yalnızca yaşanan o anın peşindeyiz bazen. Karmaşık hayatı basite indirgeyecek kadar zeki, bu basit hatayı fark edebilecek kadar saçmayız.



  Mutfağımızda tüm gün beğensinler diye uğraştığımız, elimizin yüzümüzün una bulandığı, yaparken zorlandığımız, kıvamı tutturamadım mı acaba diye kekin camdan gelen bi kedi tarafından tırtıklanışıyla birer canavarız. Hem de o biçim. Tuttuğumuz gibi kuyruğundan aynı camdan fırlatıp atacak kadar acımasızız. Halbuki karşımızdakinin de aç olabileceğini düşünemeyecek kadar at gözlüklü, bi parça mutluluğu paylaşmanın vereceği hazzı anlayamayacak kadar ben'ciliz..





        Aslında biz var ya birbirimizin aynısıyız.

16 Ağustos 2012 Perşembe

Kalpleri buzdolabına kaldırdık

  Böyle seversin falan. Hiç gitmiycek o hep kalacak dersin. Sonra gider. Sonra geri gelir ağzına yüzüne sıçıp bi daha gider. Sen de ortada mal gibi kalırsın. Sonra biri daha gelir başta sever o da bu sefer sen ısınamazsın biraz, bi süre sonra alışırsın, benimsersin. Sonra o da çeker gider. Hiç de mantıklı sebep yoktur. Aslında sebep de yoktur. Sadece soğudum senden, hayatımı yaşamak istiyorum demeler falan. Bu sefer karşı cinsten sen soğursun. Sadece ihtiyaçlar üzerine ilişkiler kurarsın ardından. Yalnızlığını gidermektir yalnızca istediğin. Boş zamanlarında neler yapıyosun deseler, bi kız/çocuk var onunla takılıyoruz öyle diyecek hale gelirsin. Arar açmazsın, mesaj atmayı bırak hatırlamazsın bile. Halbuki onun bi suçu yoktur. Önceki yaşadıklarından sorumlu değildir aksine çoğu zaman bu durumu atlatabilmen için yanında olmaya çalışmıştır ama sen o kadar yorulmuş ve kırılmışındır ki buna dahi izin vermeyecek kadar boş ve beton yürekli olmuşsundur. O her şeye rağmen sevmiştir seni inatla yanında olmak istemiştir. Sen elinin tersiyle itip karanlığı yalnızlığı yeğlemişsin. Hak değil bu ona reva değil belki ama senin bi kabahatin yoktur ki. Seni incitip seni bu hale getirenlerdedir suç. Sonra soğursun tüm ilişki mantığından aradığım insan diye bir şey yoktur artık senin için çünkü aramayı bırakmışsındır. Ne arıycam yeter bunca sene aradık da ne oldu biraz da insanlar beni arasın kafalarındasındır. Aslında farkında olmadan kısır bi döngü yaratmışız hayatta. Lanet olası o döngünün bi halkası da sen olmuşsundur. Seni kırık dökük bırakıp giden adamdan ne farkın kalmıştır farkında bile değilsindir. Farklı dünyaların insanıyız'ı duyduğun adamın dünyasından biri olmuşsundur artık ve bu dünyada yerin o lanet kısır döngünün bi halkası olmaktan öteye gidememektedir.


''  Farkında mısınız ne kadar büyüük kocaman bi zincirin halkalarıyız ? ''













summer

 Fon müziği için buraya.

  Böyle her yaza olduğu gibi bu yaza da hayallerle başladım. Aklımda neler var ama. Kilo vericem, arkadaşlarla takılıcam, işe giricem olmadı staj ayarlıycam, spora başlıycam ne bileyim böyle eğlenicem, hoplıycam zıplıycam falan derken bi baktım yine her zamanki gibi. Yine yatarak, hiç bir şey yapmadan azıcık da e-sosyal geçti çoğunlukla. Zaman kavramım zaten tamamen yok oldu. Saat mi o da ne? Tarih desen en son bıraktığımda haziranın on beşiydi. Biyolojik saat dersen o harika. sabah 8 akşam 5 hiç şaşmam mesai saatleri içinde uyuyorum. E haliyle tabir-i caizse orucu da uykuya tutturuyoruz. Aslında matematik olarak pek bir şey değişmiyo. Sahuru yapıp yatsam 4 te yatmış olurum bu da 1 de kalkmam demek aslında aynı saati uyumuş oluyorum. Sadece uyku saatini oruç saati içinde kaydırıyorum ben. Zaten değerlendirmede sevap 10 point, günah 1 point olduğuna göre; 30 oruç tutup toplam pointsleri yıl içinde 10 aya bölerek harcıyorum her gün. Kalan 1 ay da öyle kör topal yarısı uyuyarak geçiyor. Kıyak yani işler. Siz kendinizi kurtarın amk.


   En başta kararlıydım aslında yapmaya bu düşüncelerimi. Göbeği eritcem davasına araştırdım bi kaç spor salonu falan. Karma olsun istedim açıkcası yoksa sadece erkeklerin bulunduğu apış arası, ter gibi lanet kokuların olduğu bi ortama girmek istemedim. Bizim eve yakın bi tane varmış açıkcası gittim baktım falan. Yok abi asıl karmaya gitmemem gerekliymiş. Ne kadar abaza (BAZA) varsa dolmuş içeri karı kız görürüz diye. Erkekler hamamı gibi, içerde terden göz gözü görmüyor. Dedim ben bi diğer salonlara da bakayım öyle karar vereyim diyerek kaçtım. Gidiş o gidiş zaten şu an odamda göbeğimle baş başayım.


  Baktım işler iyice kötü benim için daha fazla kötü olmadan puzzle alayım. Zor hem de az parçalı olsun niyetindeyim ya biraz o yüzden gittim 500 parçalı aldım. Nerden bileyim ben 2 günde kardeşimin oturup imanını gevreteceğini. Ben onu yavaş yavaş, az az bi iki hafta yaparım diyordum. Kız oturmuş 2 gün yemeden içmeden onu yapmış. Hani ilk kez yapıyor bi de imkansız falan diye düşünüyorum ya, kurcalamadım fazla oynarsa oynasın dedim. Bi heves aldık açtık misafir odasına meşhur yemek masasının üstüne parçaları döktük, renklere göre ayırdık falan sonra ben nete bir şeye bakmaya diye bi gittim gidiş o gidiş bi dahaki gördüğümde köşeler toplanmış içerilere doğru hafiften yerleştirmeler başlamış falan. Hani hala anlamıyorum ama bu kız bunu yapar kafalarında değilim. Kenarları kolay ya ondan falan diye düşünüyorum salak gibi. 10-15 parça birleştirip yine bıraktım ben sonra devam ederim diye. Ben bunları yaparken avını kenardan gözleyen aslan gibi kardeşim sadece beni izlemekle yetinip, hiç ağzını açmıyor falan. Ben bıraktım gidiyorum ardımdan hiçbir şey olmamışcasına devam ediyormuş köpek. Ertesi gün oldu kalktım sabah her zamanki rutin internet kontrollerimi yaptım falan bi bakayım şu puzzle ne halde diye içeri gider bakarım ki bitmiş bi halde puzzle başında bana sırıtıyor it kardeşim. Bi hayal daha böyle çöp oldu anlayacağınız. Bu arada puzzle da şu :







    Gel zaman git zaman derken dedim ben bi iş aramaya başlayayım. Havaalanına yolladım babamı baksın bişeyler bulsun diye. Ben staj peşindeyim güya ama yarın gel freeshopta limonata satacaksın deseler eyvallah abi diye topuklarım kıçıma vura vura gidicem. Duydum ki bizim burda çok uçak olmadığından öyle öğrencileri işe almıyorlarmış. E bari freeshop falan diyecek oldum baktım ortada öyle bir şey yok. Basit bi kafeterya gibi bişiy var kocaa havaalanın ortasında o kadar. Her şey o. Çay ocağı da restorantı da freeshop'u da oymuş. Olmadı cv bırakayım siz bana dönüş yaparsınız dedim. Yok yok bırakmayın siz mail de atsanız olur dediler. Mail attım aynı gün. Dönmediler. Olmadı bi yerde tezgahtarlık yaparıma kadar getirdim olayı. Amacım klimalı falan ya mağazalar, kıçı serinde tutmak. Ancak tahmin de edebildiğiniz gibi o da elimde patladı. Yok abi inatla almıyo kimse. Neymiş efendim öğrenciymişim ben, eylülde gidermişim, sigortasız eleman çalıştıramazmış. Yahu itoğlu sen sigortalı diye işe aldığın adamın primini zor ödüyosun, maaşını bile 3 gün gecikmeli veriyorsun yaptığın triplere gel. Sanki google'a yeni ceo olarak atayacak beni köpoğlusu. Bayramlarda falan eleman açığı oluyo günlüğü 20 liradan eleman alıyoruz o zaman gelirsin dediler. Aha size dedim çektim çıktım. Şaka lan o kadar terbiyesiz değilim. İçimden bunlar hep. Aa tabi olabilir aklımda bulunsun diyerek ayak yaptım onlara sonra gidiş o gidiş bende. Velhasıl o da olmadı.Hiçbir şey yaparak geçmekte günlerim böyle. Bi iki eğlenceli macera beklentim hala yok değil açıkcası. Öyle umalım.

14 Ağustos 2012 Salı

Ayıp Artık Yatak Dışında Her Yerde


Önceki yazımda da sorduğum gibi,  Sevişmek nedir abi ? Bilen var mı ? Düşünmeden yanıtlayabildiniz mi hiç biriniz?   Tamam daha fazla zorlama o güzel kafanı. Yorulma sen.

Bildiğiniz üzere harika bir toplumumuz var. Şöyle şablon üzerinde açıklık getirelim isterseniz :


  Burada aslında feninen bi tavır varmış gibi duruyor değil mi? Ben de ondan bahsediyorum aslında aşırı derece seksist bir topluma sahibiz. Kadınları cinsel obje olarak öyle nitelendirmişiz ki ta küçüklükten başlıyor aslında ufak şeylerde bilinçaltına yerleşiyor her ufak kızın ama kimse farkında değil durumun. Mesela kız pembe oğlan mavi giyer durumu. İnsanız abi hepimiz cinsiyet ayrımı neden yapıyorsun. Herkesin şekli farklı tabii ki de. Öyle de olmalı da yoksa affedersin hayvanlardan farkın kalmaz ki onlar bile ne karakter olarak ne de fiziksel olarak birebir aynı değiller. Neyse. Demem o ki biz millet olarak ya dini kullanarak ya da örf adet ayağına hep kandırılmış doğallıktan uzak bırakılmışız.


  Konuya biraz teknik yönden bakalım öncelikle. Bakınız burda bildiğin tdk'da tanımı var, okumamış olanlar ve ya bi göz gezdireyim diyenler için. Biraz da ben bildiğim kadarıyla - doğru yanlış- açıklamak isterim.  -iş eki fiil eki olmakla beraber bir işi, oluşu karşılıklı yapma durumunu belirtmek için kullanılır. Sevmek sevişmek ayıp denmiş bize. Amcamın bi lafı vardır çok severim; ''Şu dünyada 2 şey ayıptır biri hırsızlık yapmak, senin olmayanı almak diğeri de; insan pazarlamaktır.'' Haklı da adam. Sevmek ayıp mıdır yahu. Karşındaki adamın/kadının gözüne bakmaktır, onu çok özlediğinde gecenin bi köründe aramayayım şimdi uykusu bölünmesin diye kalkıp mektup yazmaktır sabaha okusun diye,  oturup dizi izlerken saçını okşamaktır, üşütüp hasta olacağını bildiğin halde o uyanmasın diye gece yorganı üzerinden çekmesine rağmen  hiç bir şey yapmamaktır sevişmek. Cinsel birlikteliktir sevişmek ama o sizin bildiğiniz gibi değil. Seks ile sevişmek çok farklı şeylerdir. Şöyle basit bi örnek vereyim; deniz ve göl arasındaki fark kadar keskin ama bi o kadar da aynı şeydirler aslında. Eğer azıcık bir ingilizceniz varsa şu ikisi arasındaki farkı siz bir düşünün  having sex/getting laid (seks yapmak) , making love (sevişmek, aşk yapmak).

Erkekler çok yapar ya hani  ''kaç dakika sürdü?'' , ''kaç posta gittin? '' işte bu sorular seks yapmış sadece hayvani güdülerin peşinden gitmiş adama sorulur. Oysa sevişmiş bir adam 30 saniyede sürse -onların deyimiyle- sadece cinsellik kısmı, o 30 saniye 30 asır gibidir. Sevdiğiyle birlikte geçirilmiş, boşa gitmemiş, sev-işmişler işte daha ne olsun.

 Hem sadece insanla insan sevişecek diye bir durumda yok aslında. Size sevgiyle bağlı bir hayvan dahi sizinle sevişebilir. Mesela siz yorumlayın şu fotoğrafı. Düşünün gün içinde nelerle sevişiyorsunuz.










Hala anlamadınız mı ?

"Öyle sevişiyorlardı ki bir gün birbirlerini gücendirdiklerini görmedim." - N. Hikmet







12 Ağustos 2012 Pazar

kılım abi vol2!

ÖNEMLİ NOT :  Bu yazı bir önceki kılım abi! yazısının devamı olmakla beraber ilk yazının önce okunması şiddetle tavsiye olur. Ayrıca yazılar +16 kıvamındadır. Beğenmeyen siktirsin gitsin.ehehe. Şaka lan okuyun.Bu da fon müziği isteyenlere gelsin.





Abi facebook hesabı dondurma nedir amk. Danone mi bu. Çıkınca buzluktaaan sanki dondurmaaa falans. ehehe. neyse. Twitterdan dm takılıyoz. Yok connected2me yok o yok bu, ergen işi msn bile olsa olur lan hadi skype falan geçtim dm ne lan. Kıl oluyom abi. Yine de kıyamıyom konusuyom ama.




Ne kadar manyak varsa gelir beni bulur lan. Feministi, aile baskısı yüzünden kafayı yemişi, azgını, durgunu vs vs.  sirkeci baba türbesi miyim ben amk. Herkes bana dert yanıyo. Bak müthiş bi dinleyiciyimdir o ayrı; ama sevdiklerime dostlarıma karşı öyleyim. (bunu kimse üstüne alınmasın, yok inatla alınan varsa evet amk bunları sana yazdım siktir git devamını okuma yavşak.) Benim de kendime göre sıkıntılarım dertlerim var lan.




Bizimkilere kılım şu sıra bide. Babamda zaten gereksiz bi afra tafra her zamanki gibi. Yüzüme bakmaz konuşmaz. piç miyim neyim bilemedim. Annem desen evde otururum laptop başında emboli atıcan der 2 gün üstüste dışarı çıkarım -o da iftarlardan sonra- evde oturmama kızıyo diye bu sefer sokak serserisi olurum. Ne istediklerini bende bilmiyom amk. Para desen yazın memlekete döndük mü hak getire, sokakta dilensem bana verdikleri paradan çok daha fazlası olur elimde. Cebimde 1 lira yok amk.




Hele bi durum var ki kıl olduğum öööyş! deli kılım onlara. Kim mi onlar? Ayfonu aypodu doktor biits kulaklığı olanlar sonra böyle her istediğini alan, sürekli güzel yerlere tatile giden, cebinden parası sırtında anasının duası eksik olmayan insanlar var  ya çok kılım. Yok yanlış anlamayın malda mülkte değil gözüm. Kıllığım sürekli bunların göze sokulmasında. Neyseee.




Kredi kartım olsun isterdim ama kendime güvenemiyorum. Var aslında bi bankanın 300 lira limitli oh miss lakin her ay borç öderim lan ben kendimi biliyorum. İçip sıçmaktan başı kaldırmadığım için borcun içinde borca batarım. Neyse abi sözün özü bankalara da kılım!




Şu kızlara ayrı bi kılım. Toplaşıp gece eğlenceleri düzenlediklerinde ismail yk, ankaralı namık vs ile coşan kızlar var. Yok eleştirdiğim o değil lan dur bi dinle. Sorsan her türlü sadece yabancı dinlerim abi onlar kim derler. e daha dün gece askılı badiyle koltuğun üstünde feyzbuuk feyzbuk her gün araaaadım durduuuuaaağm diye zıplayan kimdi amk ? Size ayrı bi kılım.





Bi de ben şaapamıyorum. Böyle yazılarımda metaforlar falan. Yok cümlelerimin rengi yok harflerin paragrafın içinde ahengi falan. Bunları nası mı yaptım? Ordan burdan çaldım lan sakin ol. Kendime ayrı kılım anlayacağın.




Şu dünyada para biriktirebilen insanlar var abi. Hem de öyle 50 lira 100 lira değil. Adam 500 küsür lira biriktirip ipod touch almış. Bi'şey değil alsın gözüm yok zaten. Ama çaldırmış lan. Döver misin söver misin bilemedim. Millet biriktiriyo istediğini alıyo falan. Ben daha borçlardan kurtulamadım hala. En can arkadaşlarımdan birinin aramalarına çıkamıyorum utancımdan. Yok parayı istemez asla biliyorum ama benim yüzüm kalmadı lan aylardır ödeyemedim. Umarım bunu okuyorsundur ve ne kadar üzgünüm bilemezsin. Para geçsin elime ilk işim sensin :(    Bu arada parayı bulana kılım abi. Hadi buldun madem bize de ayır be kardeş.





Geçenlerde şöyle bir soruyla karşılaştım sevgili okuyucularım '' her erkeğin içinde neden bazalık yatar ? '' bak abi yaa. Abazalık değil o ergenlik ha neden erkekler mi yapıyo. Çünkü bizim toplumumuzda aman erkek o yapar aman bi tanecik oğlum. Utanmasalar -ki yapanları var gördüm- çıkartıp sokaklarda çük gösterisi yapacaklar. Türkiye'de kadın olmak zor aslında biliyorum. Erkek çocuk sünnet olur düğün dernek kurulur dört bi yana haber salınır ama bi kızın regl olması aman sus kimseler duymasın denilir. Ha tamam sen de düğün dernek kur afişe et durumu demiyorum ben sana zaten ama bu durum saklanılacak bir şey değil. Doğallık bu. Yaradılışın bu senin neyi kimden saklıyorsun? İnsanın kendini yenilediğini görmek harika bi durum, neyinden kaçıyorsun bunun ? Bi de şu mevzu var. Erkeklerde ilk cinsel deneyim ''milli'' olmakken kadınlarda eğer evlilik öncesi ise ''yollu'' olmak demek. Bu nedir lan. Komple kılım abi alayına.









Sevişmek nedir abi ? Bilen var mı ? Düşünmeden yanıtlayabildiniz mi hiç biriniz? İyi düşünün bir daha ki yazım onunla ilgili.






11 Ağustos 2012 Cumartesi

kılım abi!



Yaz günü erkekler şipidik terliklerle gezerken. ayyy şu ojem nası olmuş, aaa manikürüm pedikürüm gelmiş diyen kızların sıkı sıkıya kapalı ayakkabılar - başlıca converse- giyişlerine kılım abi!


tivitırda kendini fenomen sanan ama bi bokum olamayan adamlar var ya size ayrı kılım lan! ne boksa tutturmuşlar bi #takipedenitakipederim yok #takipteyiz salın lan. ha bi de tt listesinden düşmeyen şu futbol muhabbeti size öyle kılım ki anandan havva anaya kadar sülalenizi sikeyim.



günlerdir üzerimde olan yalnızlık hissi sen ayrı bi kıl dönmesisin zaten bende. oturduğum yerde oturamıyorum senin yüzünden.



şarkı beğenmeyen bi grup arkadaşlar sözüm size eğer görüyorsanız. alın sizi bu paklar. şaka bi yana hadi kıyamadım gene alın hadi alın.


bunu yazarken kendime de kıl oldum lan o değil de. resmen şunu taklit ettim :) ama gerçekten içimi dökmem lazımdı.



şu sıralar deli gibi borcum var abi asıl ona kılım aslında borç değil de param yok amk. vermiyolar. para yok o yüzden mazot alamayıp arabaya da binemiyom. murat boz gibi geziyom valla dişler şöyle :


ama arka fonda da bununla. allahtan google memelerim yok onun gibi. ehehe. neyse mevzuya dönelim nerde kalmıştık.



blogspota da kılım abi. bi tumblr değilsin mesela ama buranın imkanları daha fazla yazı konusunda belki kabul ama bu sefer kimseye ulaşamıyosun ki burdan abi illa bi feyzbuk bi tivitırdan paylaşcan ki millet girsin baksın. takipçinin olmayışı da bi bakıma fena da değil hani gerçekten yalnızlığını kendinle paylaşıyorsun falan ama olmaz yani yine de kılım!




bi de kafamdaki beyazlara ve saç dökülmesine çok kılım sorsan daha 21 yaşındayım ama kafamda 74461532743 tane beyaz var lan. beyaz çıksın dökülmez diyen ablalara abilere de kılım artık dibi gözüküyo lan. eskidendi fırça gibi saçlarım öyle. aah ahh. 


her türlü şarkıyı dinleyemeyen insanlara da kılım abi. bu onların çok yönlü olmadıklarını yeniliklere kapalı olduklarını gerizekalı ve 'ben o tarz sevmeem' düşüncelerini köpek işesin.





devamı geleceeeeek...

9 Ağustos 2012 Perşembe

forever alone

abi nerden başlasam nerden girsem saçmalamasam falan derken hatırladım ki 'buraya yazma sebebim lanet olası bi yalnızlıktan ibaret' sözümü hatırladım. şu noktadan sonra okuyacaklarınız -ki orda gerçekten birileri var mı bilmiyorum ki umursamıyorum da- çok da mantıklı gelmeyebilir.ama tavsiyem bunu okurken şu arka fonda çalsın.



bi kaç gündür bestenin arkadaşları geldi geziyoruz dolaşıyoruz falan ama nasıl şeker hepsi. arkadaştan öte bence ama yine de tedbirli olmalıyım sanırım bazen sınırları zorluyorum, hatta ne zorlaması cross the border bile oluyorum.çok sevdim onları. neler yapmadık ki. burcunun ayağını kırılmaktan mı kurtarmadım, dicleyi bir patenci edasıyla erfelek şelalesinde ilerlerken ne taklalardan mı korumadım, zelali zaten ne zaman görsem yemek yiyo kız e tabi ramazan ya bana +sevap point falans. yaptıklarımızı ayrı bi yazıda gün gün resim resim açıklarım ileriki günlerde.



nasıl bir kova erkeğiyim bilemezsiniz deli gibi. inanmayanlar için tıkla bana. okuyun amk. ya da tanıyan bilir abi. öyle böyle değil ya baya baya kovaymışım lan ben. ilkokulda derlerdi de inanmazdım. ehehe. geçen gün ayşe teyze bizi aldı sametin dükkana çay içmeye gittik falan orda kızlar sordu burcun ne özelliklerini biliyo musun falan diye. soktular kafama neymiş lan acaba diye. ırıspılar.



o değilde çok yalnızım lan. kimseye ihtiyacım yokmuş lan benim. artık farkına vardım. dostlarım tivitırlan feyzbuk oldu amk son bi kaç aydır. ramazan bitse de ev bakmaya gitsem. okanı özledim alperi özledim. oturup sigara içmeyi özledim lan.



böyle nostaljik şarkı falan dinliyorum gerek burası gerekse burası olsun. yamultuyorum iyice kendimi. bok var sanki amk. ne yapayım ne oluryosa bu siktiğimin parası yüzünden oluyo. çok kötü durumlar blogcum. feci halde bataktayım. 1 haftadır cebimden çıkanın hadi hesabı yok. ki kızlar - ne kadar kızsam da- durmadılar paket aldılar bana kaç tane ona rağmen yine bitik halim yine bitik. babalara geldik yani.



çirkin adamım lan ben. ne kızlar yazıyo bana ne bişi. beğenmiyo orospular beni. gerçi onlar da haklı bi bakıyon suratıma 984512346894 tane diş amk. başka bi nane yok. ağzım kapandı mı olaylar alt üst oluyor sikimi elime verip arkasına bile bakmadan gidiyor kızlar hep. neyse sikerim böyle konuyu değiştiriyom.



60 70 yıl sonra buralar çöplük olacak hep. neden diye kafanda yanan soru işaretlerini sikiyim senin. mal herif ölcen. kazıkla mı geldin ibne.  kalan anılar olacak. eskiden bi idealim vardı, bi hayatta tutunma bi yer edinme çabası içinde bulunduruan beni sürekli. HAYATA ADINI ALTIN HARFLERLE YAZ. ben sanırım başardım bunu. cahilliktenmiş demek ki ne icat etsem ne buluş yapsam da insanlar ismimi unutmasa derdim. ulan benim ismimin değil yaptıklarım hatırlansın isterim. 40 yıl sonra bi arkadaşım bir dostum eski fotoğrafları açıp torun torbasına bak böyle biri vardı da biz bu kadar böyle eğlendik neler kazandırdık birbirimize. neler kaybettik ne bataklardan döndük de yılmadık desin o bana yeter. düşünsene lan ibne öyle ne alaka deme bana. düşünsene 10 12 yaşında o çocuğun nası hayatını etkileyecek. sen olsan etkilenmez misin. 20 yaşında 35 yaşında bi adam kadar beyazı olan bi delikanlının yaptıkları yaşadıkları topluma karşı duruşu, farklı oluşu ne kadar çekici gelecek. hemen muhalefet olma beynini ziktiğim. ben de biliyom o kadar zaman sonra her şeyin farklı olabileceğini. önemli olan benim yaptıklarımı yapması değil. herkes evet derken neden evet amk açıkla diye sormayı bilmesi ya da onun görüşü hayır demek ise avazı çıktığı kadar hayır diyebilmesidir -ki zamanında biri evet diye bağırmış ve o eveti yedirmiştir toplumun bilincine- bu da toplumun ne kadar koyun olduğunun göstergesidir. bak geçen kardeşimle sinemaya gittik bi avm ye gece geç olmuş saat 12 ye geliyo malum kapandı her yer. yürüyen merdivenler falan da kapalı. salonda 100 kişi belki var belki yoktu. neyse çıktık iniyoruz. herkes mal gibi tıkış tıkış sağ tarafdaki merdivenden inmeye çalışıyo. aldım kardeşimi geçtim sola bağıra bağıra anlatıyorum ; bak dedim sakına sakın bu insanlar gibi olma. düşünmeden asla hareket etme sosyal hayatın sana sunduklarının dışında hareket etmeyi düşün ezbere değil farkında olarak yaşa. bak şu insanlara hepsi o kadar sağdan yürümeye zorlanmış ki artık saniye düşünmeden hareketsiz yürüyen merdivende bile sağdan gidiyor. kimse bir şey diyemedi tabi ama herkes bana bakıyo ne diyo bu salak diyorlar ya güya, bi alt kattaki merdivene geldik bu sefer ben sağa geçtim çünkü o merdivenden sonra sağa döneceğim için kolaylık olsun falan. arkamı bi döndüm baktım bu sefer herkes sol tarafta. yani demem o ki aykırılıkla yönlendirebilirsin dünyayı. aykırılıkla aykırı olmayı öğretemezsin ama. o doğuştan bi yetenek abi zorlamamak gerek.





2 gün hatırlanıp unutulmasak bari.

4 Ağustos 2012 Cumartesi

put

ibrâhim
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim


güneş buzdan evimi yıktı
koca buzlar düştü
putların boyunları kırıldı
ibrâhim
güneşi evime sokan kim

asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
buhtunnasır put yaptı
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
güzeller bende kaldı

ibrâhim
gönlümü put sanıp kıran kim? / Asaf Halet Çelebi