15 Eylül 2012 Cumartesi


  Gideni bırak mesela. Gidesi varmıştır, sıkılmıştır belki, belki hayatını yaşamakla yükümlüdür sadece senin gibi. Giderim diye tehdit etmişse hele ki; bırak isterse şehirdeki tüm otobüslere teker teker binip gitsin. Havalar soğuyunca girecek bi sıcak ''delik'' bulur nasılsa. Bi gece ansızın gidiverir yoksa siz kal dedikçe. Dipsiz kuyuların dibinden gelen sevginin, umudun aslında gün içinde tükettiğiniz suyunuzun pet şişesinin dibinde kalan bi iki damla kadar önemsiz ve gözden çıkarılabilir olduğunu fark ettiğinizde çok geç olabilir. O bir taksiye binip uzaklaşırken siz perdeyi aralayıp ardından bakamayacak kadar güçsüz, sigarayı tek nefeste çekebilecek kadar yorgun hissedersininiz.


''Gönül kapını asla açamayacağın insanlara köle olurken, kapısında yatman gereken insanları kırıyorsun.''



 Ancak giden dostunduysa büyük kayıptır senin için. Hayatta en değer verdiğin, arkadaştan dosttan öte dediğin, canım dediğini kaybedersin. Taksimin ortasında aç susuz gezen sokak köpeği gibi ordan oraya dolaşırsın ama kimse seni görmez duymaz ya hani bi kaç ''hayırsever''den başka, işte öyle yalnız kalıverirsin hayatta bi başına. Dostlar gider aile kalır lafına da takılmayın pek. İnanmayın öyle her klişe söze de aldanıp hemen inanmayın . Düşünün bi konuşmadığınız kavgalı olduğunuz insanların yüzde kaçı aileden? Hayatta ilk kazığı atan en yakınındır sana. En yakınında şu anki mantığınla ailen olduğuna göre. Düz mantık, basit. Ben demiyorum ki şimdi ailenizden nefret edin o başka orası kişiseldir, nacizane görüşüm budur.  Saygılar efenim.




0 yorum: